Bize kâr kalan nedir bu dünyadan?
Bize kâr kalan nedir bu dünyadan?
Farkında mısınız?
Bunca yaşadığımız şey hiçbir yere birikmiyor. Daha dün çocuktuk sokaklarda koştuk. Yarın belki göç var bu dünya olamaz.
Sanki hiç bu dünyadan göç etmeyecekmiş gibi yaşayanlar var. O kadar zengin o kadar bilgili. Oysa hergün bu dünyadan tabut tabut göç var Ukbâ’ya. Kimi gazi gider kimi hain. Kimi şehit gider kimi katil. Kimi mümin gider kimi kâfir.
Seneler koşuyor, gülüp ağlatıyor. Bir yol bak aynaya ömrümüz geçiyor. Neşe, keder hepsi geçer. Sahi bize kâr kalan nedir bu dünyadan?
Eskiden hep nazla geçen mevsimler artık birer kasırga hızıyla savruluyor! Artık, seneler aylar gibi, haftalar günler gibi, saatler dakikalar gibi geçiyor! Zaman bir acele hastalığına tutulmuş da bizi iterek kovalar gibi koşuyor!” (Şinasi Hisar / Fahim Bey ve Biz, s.96)
İnsanlar incitir. Sen Allah’a koş. İnsan tek başına yar olamaz kendine. Allah’ı söyler, gönül her dem sevdiğinin kapısında ol, her ne ararsan onda arar, onda bul. Ne zarif; zira derde şifa ancak budur. Bize kâr kalan, nedir ki bu dünyadan. İnsanlar incitir. Sen Allah’a koş.
Müslümanlar özelinde insanların bu gafleti “Vehn”den başkası değildir.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım;
Bize kâr kalan bir ‘patiska’ bile olmayacakken nedir bunca korku ve endişemiz?
Müslümanın tek endişesi düşüncesi korkusu vardır; O da; “Rıza-i İlahi’ye nail olur muyum?”
Selam ve dua ile…